Abdülkerim Abushwereb
HAKKINDA YAZILANLAR
Ecevit’in Libya’daki akrabaları
Cemal A. Kalyoncu -Sayı: 624
Aksiyon, Ecevit'in Libya’daki akrabalarını buldu.Kimdir bunlar? Kaç kişidirler? İşte Kaddafi’nin ülkesindeki akrabalar…
Satır aralarında ‘Bülent Ecevit’in Libya’daki akrabaları’ şeklinde ibarelerle anlatılan Ecevit’in yakınlarını bulduk. Bilindiği gibi Libya lideri Muammer Kaddafi, ihtilal yaparken, ordunun güvendiği Albay Sadettin Abushwereb ismini kullanmış ve başarıya ulaşmıştı. Sadettin Abushwereb de Bülent Ecevit’in, Libya’da yaşayan akrabalarından biriydi. İşte bu Abushwereb ailesinden, Albay Sadettin Abuswereb’in de amcasının oğlu, yani kuzeni olan doktor Abdülkerim Abushwereb Aksiyon’a ilginç açıklamalarda bulundu. Sözgelimi Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda şunları söylüyor: “Allah peygambere dedi ki; Yahudi ve Hıristiyanlar senden razı olur, yalnız onların milletine tâbi olursan. Kur’an-ı Kerim’den. Orhan Pamuk bir örnektir.”
Trablus’ta yaşayan, çocuk doktoru ve aynı zamanda da öğretim üyesi olan Abdülkerim Abushwereb, ilk kez 1954 senesinde Türkiye’ye gelmiş. O yıl 40 Libyalı talebe eğitim için Türkiye’ye gönderilmiş. Gelenler arasında Abdülkerim Abushwereb de yer almış. Abdülkerim Bey, iki yıl sonra da yani 1956 yılında Türkiye’deki akrabalarını bulmuş. Bülent Ecevit’in babası Fahri Bey 1954’te vefat ettiği için o tarihte hayatta değil ama annesi Nazlı Hanım ve Bülent Ecevit’le ilk irtibatı böylece kurmuş.
Trablus’ta, Türkiye’de Ortanın Solu’nu temsil etmiş kuzeni Bülent Ecevit’ten çok farklı bir hayat süren Abushwereb eğitimini de ülkemizde tamamlamış. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Dr. Abdülkerim Abushwereb, Bülent Ecevit’le de dört kez görüşüp konuşmuş. Ziyaretlerin ilki 1956’da gerçekleştikten sonra üçüncüsü, Bülent Ecevit ikinci kez başbakanlık koltuğuna oturduğunda Çankaya’da gerçekleşmiş. Abdülkerim Bey, o görüşmede, Ecevit’e, 1973-80 yılları arasında Türkiye’de Libya büyükelçisi olarak görev yapan, Muammer Kaddafi’nin ihtilal sırasında ismini kullandığı kuzeni Sadettin Abushwereb’i tanıştırmış. Sadettin Bey, Mısır Harp Okulu’nu bitirdikten sonra Libya ordusunda albaylığa kadar yükselmiş ve sevilen bir kişi olarak biliniyor.
KADDAFİ’NİN AYASOFYA TEKLİFİ
Ecevit bu konuda Zaman gazetesindeki röportajında şu bilgileri vermişti: “Abushwereb, İspanya’da tatilde iken radyodan Libya’da darbe olduğunu, darbeyi yapanın da kendisi olduğunu duymuş. Tabii çok şaşırmış. Hiçbir şeyden haberi yok. Libya’dan döndüğünde Kaddafi’ye ‘Neden böyle yaptınız?’ diye sormuş. Kaddafi de ‘Asker sizi çok seviyor, takdir ediyor. Bunun için sizin isminizi açıkladım.’ demiş.” Dr. Abdülkerim Abushwereb, bu olayın Libya’da herkes tarafından bilindiğini ifade ediyor. Abdülkerim Bey, Kaddafi’nin, Albay Sadettin Abushwereb aracılığıyla Ecevit’ten istediği ‘Ayasofya’yı bir günlüğüne ibadete açın, gelip namaz kılacağım’ teklifini de doğruluyor.
Abdülkerim Abushwereb’in, Ecevit ailesiyle görüşmelerinden dördüncüsü ise 1978 yılında Libya’da gerçekleşmiş. Bülent Ecevit, eşi Rahşan Hanım’la Trablus’a gittiklerinde, akrabalarını evlerinde ziyaret etmiş. Bundan sonra karşılıklı görüşmeler sona ermişse de mektuplaşmayı sürdürmüşler.
Abushwereb ailesinin Ecevit’lerle kan bağı
Şimdi gelelim Abushwereb ailesinin Ecevit’lerle kan bağına. Bülent Ecevit Libya’daki bu aile ile anne tarafından akraba. Abdülkerim Abushwereb ‘ailemizin iki kolu var, biri Libya’da, ikincisi Türkiye’de’ diyerek aile bağlantılarına açıklık getiriyor.
Türkiye’de bazı kaynaklara da girmiş bazı yanlışlıkları düzeltmiş olmak için önce ailenin en eski isminden başlayalım. Bülent Ecevit’in anneannesinin babası Ali Kırat Paşa’dır. 1840 Trablusgarp doğumlu olan Kırat Paşa, Sultan II. Abdülhamid’in yaverliğini yapmış birisidir. Ömer Kırat’ın oğlu olan ve 1903 yılında vefat eden paşa, evliliğini, Mekke ve Medine’de uzun yıllar görev yapan Medine Harem Şeyhi Emin Paşa’nın kızı Emine Hasna (Türkiye’de Hasene diye geçiyor) Hanım’la yapar. Bülent Ecevit’in Arabistan’da kendisine intikal eden miras da buradan geliyor. Miras, Hacı Emin Paşa’nın vefatından sonra eşi Emine Şerife ile çocukları Vehbi Paşa, Saliha, Şadiye, Fatma Nazire, Havva Seher, Ayşe, Hilmiye, Hasene ve Medeniye’ye geçmişti. Ecevit de buradaki mirası Türk hacıların konaklaması için devlete bağışlamıştı.
Lütfiye Hanım, yaver Mehmet Faik’le evlenmiş
İşte buradaki Hasene yani Emine Hasna Hanım’la evlenen Ali Kırat Paşa’nın Lütfiye, Adviye, Behire, Ferhunde ve Safia (Safiye) adında beş kızı dünyaya gelmiş. Lütfiye Hanım, yaver Mehmet Faik’le evlenmiş ve Aksiyon’un ulaştığı Dr. Abdülkerim Abushwereb’in de babaannesidir.
Ferhunde Hanım, Osmanlı’nın son sadrazamı Tevfik Paşa’nın Afife Hanım’dan dünyaya gelen ilk çocukları İsmail Hakkı Okday’ın, Sultan Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’dan boşandıktan sonra evlendiği ikinci eşidir. Dr. Abdülkerim Abushwereb, Safia Hanım’ın da Türkiye’nin ilk hanım doktoru olduğunu söylüyor.
Ecevit’in anneannesi de olan Adviye Hanım ise alay kumandanı Mehmet Emin (Sargut) Bey’le birleştirmiştir hayatını. Bu evlilikten Melahat ve Nazlı adında iki kız çocukları olmuş. Ressam Nazlı Hanım da Prof. Dr. Fahri Ecevit’le evlenerek, 1925’te doğan ve 2006 yılında hayata gözlerini yuman Karaoğlan Mustafa Bülent Ecevit’i dünyaya getirmiş.
İşte Ecevit’lerin Libya’daki akrabalarının hikâyesi böyle.
Ailesinin, Ecevit soyadını, Kastamonu yöresindeki bir bucağın isminden esinlenerek aldığı Bülent Ecevit’in Libya’da kalan anne tarafından akrabaları bakın kendilerini nasıl tanımlıyor. Sözü yine Dr. Abdülkerim Abushwereb’e bırakalım: “Bu konuyu ben babama sordum, rahmetli ‘Osmanlıyım’ derdi.”
AKRABALAR TÜRKİYE İLE İRTİBATI HİÇ KESMEMİŞ
Ailesinde, İtalya’ya karşı mücadele vermiş büyük mücahitler olduğunu da söyleyen Abdülkerim Bey’den aldığımız bilgilere göre Ecevit’in akrabaları, yani Ali Kırat Paşa’nın büyük kızının çocukları olan Abushwereb ailesi Libya’da kalabalık değil. Fakat Türkiye ile irtibatlarını hiç kesmemişler. İki senede bir yaz tatillerinde Türkiye’ye ziyarete gelen Abdülkerim Abushwereb, gerek televizyonlar aracılığıyla gerekse kongrelere katılmak üzere sık sık geldiği Türkiye’yi de yakından takip ediyor. En son ziyaretini 3 Ağustos 2006 tarihinde Libya-Türkiye Dostluk Cemiyeti’nin programı vesilesi ile gerçekleştirmiş. 40 kişilik heyetle Türkiye’ye gelen Abuswereb, İstanbul’daki Cevahir Otel’de kaldıktan sonra Bursa’yı da gezdiklerini anlatıyor.
Bu arada Trablus’ta bir de Ecevit Parkı bulunuyor. Abdülkerim Bey, bunu şöyle açıklıyor: “Kelime olarak Ecevit Arapçada ‘cömert’ manasına geliyor. Tesadüf olabilir.” Bülent Ecevit’in Libya’da da tanındığını anlatan Abushwereb, onun, dürüst, mütevazı ve temiz biri olarak bilindiğini söylüyor.
Ecevit’in hayatını kaybetmesi sadece Libya’daki akrabalarını değil bütün tanıdıkları da son derece üzmüş. Libya’nın, büyük bir Türk dostunu kaybettiği inancındalar. Peki, Libya’daki Türkler Ecevit hakkında ne düşünüyor? Abushwereb ‘Lehine ve aleyhine olanlar var, her politikacı gibi’ diyor.
Bülent Ecevit’in Libya’daki akrabalarından, kuzeni Abdülkerim Abushwereb, Türkiye ile Libya arasındaki ilişkiler hususunda ise, yakınlık veya uzaklığın halka değil bakanlar ve politikaya tabi olduğunu düşünüyor.
Abushwereb’e Bülent-Rahşan Ecevit ailesi ile ilgili son sözlerini soruyoruz. Cevabı ‘Arzu ederim, ailece ilişkiler devam edecek.’ oluyor.