EglenFavoricaz Film Oyun Program Dizi Msn avatar Nick Resim Komik forum oyunları haberler divx eglenfavoricaz |
|
| COĞRAFYA/DIŞ KUVVETLER | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
aslıhan
Mesaj Sayısı : 18 Doğum tarihi : 25/12/94 Kayıt tarihi : 10/04/09 Yaş : 29 Ruh HaLim : Tuttuğu takım : Rep Gücü :
Güç Sistemi AktifLik: (0/0) Başarı Puanı: (0/0) GüçLüLük: (0/0)
| Konu: COĞRAFYA/DIŞ KUVVETLER Ptsi Nis. 13, 2009 7:36 am | |
| GÜNEŞTEN GELEN GÜÇ “DIŞ KUVVETLER” Enerjisini güneşten alan ve yeryüzünü aşındırma, taşıma ve biriktirme yoluyla şekillendiren güçlere dış kuvvetler denir. Dış kuvvetler, iç kuvvetler tarafından meydana getirilen yer şekillerini aşındırarak, alçaltıp düzleştirmeye ve ortadan kaldırmaya çalışırlar. Yani iç kuvvetler yapıcı iken dış kuvvetler yıkıcıdır. Bu olaylar izostatik dengenin bozulmasına karşılıklı bir mücadele olarak devam etmesine neden olmaktadır. Yer kabuğunu şekillendiren başlıca dış kuvvetler şunlardır: Aşınmanın olduğu yerlerde aşınım şekilleri, aşındırılan malzemelerin taşınarak biriktirildiği yerde ise birikim şekilleri meydana gelir.
RÜZGÂRLAR Yüksek basınçtan alçak basınca doğru esen yatay yönlü hava hareketleridir. Rüzgârlar kopardıkları parçacıkları havalandırarak taşımak, bu parçacıkları çarpıtarak ve gücü bitince de biriktirme yapmak yoluyla yeryüzünü şekillendirmeye çalışırlar. Rüzgârların yeryüzünü şekillendirdiği alanların genel özellikleri: - Kurak ve yarı kurak iklim şartları - Fiziksel (mekanik) çözülmenin olması - Bitki örtüsünden yoksunluk - Zeminin gevşek yapılı olması - Rüzgârın hızlı olması Rüzgârlar yeryüzünü doğrudan ve dolaylı olarak şekillendiren önemli bir dış kuvvettir. Rüzgârın doğrudan etkisi kurak ve yarı kurak bölgelerde görülür. Dolaylı yoldan etkisi dalgaları harekete geçirmesi nedeniyle kıyıların şekillenmesinde görülür. 1. Rüzgârların aşınım şekilleri Günlük sıcaklık farkının fazla olduğu çöllerde mekanik çözülmeler şiddetlidir. Rüzgârlar buralarda oluşan tozları ve kumları havalandırırlar ve bu parçaları çarptıkları yerleri aşındırırlar. Bu rüzgâr aşındırma olayına korrazyon denir. a) Mantarkaya ( şeytan masası): Rüzgârlar taşıdıkları malzemeleri yaklaşık 1 metre yüksekliğe kadar havalandırabilir. Bu nedenle havalanmış malzemeler yüksek kayalıkların alt bölümlerine daha fazla çarparak aşındırır. Üst kısmı daha az aşınan kayalar mantar görünümünü aldığından bu kayalara Mantarkaya veya şeytan masası adı verilir.
b) Şahit kaya Farklı dirençlere sahip tabakaların üst üste tortullar oluşturduğu bölgelerde, kolay aşındırılabilen tabakaların daha önce aşındırılması ya da çözünme ile gevşemiş malzemeleri ortamdan uzaklaştırılması sonucu şahit kayalar ortaya çıkar. Oluşan şekil bir harabeyi andırır. Birbirinden ayrı duran tortul kütlelerin tabaka uzanışları karşılaştırıldığında birbirlerinin devamı olduğu anlaşılır. c) Hamada (Çöl Kaldırımı): Rüzgarlar küçük boyutlu malzemeleri taşıdıktan sonra geriye iri unsurlu malzemeler kalır. Bu iri unsurlu malzemeler zeminde kaldırım taşları ve kaldırımı anımsattığı için bu yapılara Hamada (çöl kaldırımı) adı verilmiştir.
d) Yardang Rüzgârların farklı dirençteki kayaları farklı aşındırması sonucunda oluşurlar. Dirençsiz yüzeyler kolayca aşınırken, dirençli kısımlar daha geç aşınırlar. Böylece dirençli kısımlar ana kaya üzerinde çıkıntılar oluştururlar. Yardang adı verilen bu şekiller Orta Asya çöllerinde yaygın olarak görülür. e) Tafoni Kayaların çözünmeyle gevşemiş kısımlarının, rüzgârlar tarafından aşındırılıp kayadan kopmasıyla oluşan kovukta Tafoni adı verilir.
2. Rüzgâr Biriktirmesiyle Oluşan Başlıca Birikim Şekilleri Rüzgârlar taşıdıkları materyalleri hızlarının azaldığı, bitki örtüsü, kayaç gibi engellere takıldığı yerlerde ya da ıslak bir zeminin üzerine geldiklerinde biriktirirler. a) Barkan: Rüzgârların taşıdığı kumların hilal şeklinde birikmesiyle oluşan yer şekilleridir. Barkanlar rüzgârın hızına göre sürekli yer değiştirirler b) Lösler Rüzgârın kurak bölgelerden getirdiği ince malzemeleri yarı nemli sahalarda biriktirmesiyle oluşan topraklardır. Lösler farklı sahalardan geldikleri için mineral bakımından zengindir. c) Kumullar Rüzgâr tarafından bir süre taşındıktan sonra rüzgârın hızının kesildiği yerlerde veya bir engelin gerisinde birikme olmaktadır. Bu kum yığınlarına kumul adı verilir. Kumullar zamanla yer değiştirirler
AKARSULAR VE OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER Yağışlarla yeryüzüne düşen suların yüzeysel akışa geçmesiyle akarsular oluşur. Akarsuyun doğduğu yere kaynak, döküldüğü yere ise ağız adı verilir. Akarsuyun kollarıyla beraber sularını topladığı alana havza denir. Havzaları birbirinden ayıran dağ doruklarından geçen doğal sınıra ise su bölümü çizgisi denir. Akarsu havzalarından sularının tamamını denize ulaştırabilenlere açık havza, sularını çeşitli nedenlerle denizlere ulaştıramayanlara ise kapalı havza denir. Not: Kapalı havzaların oluşmasındaki temel etken yer şekilleridir. Sıcaklık ve nem koşulları ile toprağın geçirimlilik durumu da diğer etkili olan koşullardır. Akarsuyun herhangi bir kesiminden 1 saniyede geçen su miktarına akım (debi) adı verilir. Akım m3/sn olarak ifade edilir. Akarsuyun akımını; -havzaya düşen yağış miktarı, - havzanın genişliği, -arazinin geçirimliliği, -bitki örtüsü, -sıcaklık ve buharlaşma gibi faktörler etkiler. Akarsuların akımı, yıl boyunca aynı miktarda değildir. Özellikle iklimin etkisiyle akımlarında alçalma ve yükselmeler olur. Akarsuyun akımında yıl içinde meydana gelen bu değişim akarsu rejimi ile ifade edilir. Yıl içinde akım miktarı fazla değişen akarsuların rejimi düzensiz, akımı az değişen akarsuların rejimi düzenlidir. Ekvatoral iklim, Ilıman okyanusal iklimlerde akarsuların rejimleri düzenli iken, muson, savan, karasal vb. iklimlerin akarsuları düzensiz rejimlidir. Akarsuyun rejimini; - yağış rejimi, - akarsuyun beslenme havzasının genişliği, - yağış şekli (kar veya yağmur), - sıcaklık rejimi, - bitki örtüsü, - barajlar gibi faktörler etkiler.
Akarsu aşındırma faaliyetleri ve aşınım şekilleri Akarsu yeryüzünü iki şekilde aşındırmaktadır: 1. Kimyasal aşındırma: Suda eriyebilen kayaçların akarsuyun yatağında eritmesi ile oluşan aşınım şeklidir. Ülkemizde en çok kireçtaşının (kalker) bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır. 2. Mekanik (fiziksel) aşındırma: Akarsuyun eğime paralel olarak kazandığı güç ile taşıdığı kum ve çakıl gibi malzemeleri yatağın dibine ve yanlarına çarpmasıyla meydana gelen aşındırma türüdür. Fiziksel aşındırmanın şiddetini akarsuyun yatak eğimi, taşıdığı yük miktarı, kayaçların direnci ve akarsuyun hızı etkiler. Akarsular yataklarını derine, yana ve geriye doğru aşındırırlar. Aşındırdıkları malzemeleri deniz, göl ya da ova tabanında biriktirirler. Akarsularda aşındırma ağızdan kaynağa doğru yani geriye doğrudur. Buna geriye doğru aşındırma denir. Akarsu geriye doğru aşındırma yaparken aynı zamanda yatak eğiminin arttığı yerlerde derine doğru aşındırma, yatak eğiminin azaldığı yerlerde ise yana doğru aşındırma yapar. Akarsu aşındırmasının son bulduğu seviyeye kaide seviyesi adı verilir. Denizler ana kaide (taban) seviyesini oluştururken, kapalı havzalar ve göller yerel taban seviyesini oluşturur. Akarsular aşındırma ve biriktirme faaliyetlerini taban seviyesine göre yapar. Yatağını taban seviyesine indirmiş olan akarsular aşındırma ve biriktirme faaliyetlerini dengelemiştir. Yani akarsular taban seviyesinin altında aşındırma yapamazlar. NOT: Türkiye genç oluşumlu bir ülke olduğu için akarsuları denge profiline ulaşamamıştır. NOT: İklim değişikliklerinde ve tektonik hareketlere bağlı olarak deniz seviyesinin alçalması ya da yükselmesi taban seviyesinin değişmesine neden olur. Taban seviyesinin alçalması ya da yükselmesi de denge profilinin bozulmasına neden olur. Akarsuların Aşınım şekilleri Akarsuların aşındırmasında yatak eğimi temel etkendir. Çünkü yatak eğimi akarsuyun akış hızını belirler. a) Çağlayan (şelale) ve Dev kazanı Akarsuların yatağı üzerindeki eğim kırıklıklarından aşağı doğru akmasıyla çağlayan (şelale), eğim doğrultusunda akan suların zeminde yaptığı aşındırma sonucu oluşan geniş çukurlara ise dev kazanı adı verilir. b. Vadi Sürekli iniş gösteren, akarsuyun yatağı ile birlikte içine yerleştiği, uzun oluklara vadi denir. Vadiler; akarsuyun çığırına, yer şekillerine, kayaların direncine ve akarsuyun aşındırma gücüne bağlı olarak farklı şekiller alırlar. I. Çentik (kertik) Vadi: Genellikle akarsuların yukarı çığırlarında (kaynağa yakın yerler) görülen ve derine aşındırmayla oluşan V şekilli, tabansız vadilere denir. Ülkemiz genç oluşumlu olduğu için dağlık yüksek sahalarda bu tür vadilere sıkça rastlanılır. II. Kanyon Vadi: Genellikle eriyebilen kayaçların bulunduğu arazilerde, vadi yamacını oluşturan yatay tabakaların dirençlerinin farklı olması nedeniyle, farklı seviyede aşınmayla oluşan basamaklı yamaçlara sahip vadilerdir. Bu tür vadilere ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nde rastlanılır. III. Yatık Yamaçlı (asimetrik) Vadi: Farklı kayaçların sınırında akan akarsular, yumuşak yamacı kolayca aşındırırken, sert olan kayaçların bulunduğu yamacı daha gecikmeli aşındırdığından yamaç daha dik kalır. Yamaç eğimleri birbirinden farklı olan bu vadilere yatık yamaçlı (asimetrik) vadi adı verilir IV. Geniş Tabanlı Vadi: Akarsu yatağında eğimin azaldığı yerlerde yatağın yana doğru aşındırılmasıyla oluşan vadilerdir. Vadi tabanlarında eğim azaldığı için aynı zamanda biriktirme alanları oluşur. V. Boğaz (Yarma) Vadi Akarsuların sıradağları enine kesmesiyle oluşturdukları dik yamaçlı, dar ve derin vadilere boğaz vadi adı verilir. Bu vadilerin oluşmasında, akarsuyun aktığı sahanın sürekli olarak yükselmesi ve bu yükselme sırasında akarsuyun yatağını derine doğru kazması etkili olmuştur. Ülkemizde Toros’larda ve Kuzey Anadolu dağ sıralarında görebiliriz. c. Kırgıbayır (Badlans) Kurak ve yarı kurak iklim bölgelerindeki bitki örtüsünden yoksun eğimli yamaçlarda, selinti sularının oluşturduğu yarıklı yüzeylere kırgıbayır adı verilir. Kırgıbayırlara ülkemizde en çok, sellenmenin fazla olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölge’lerimizde rastlanmaktayız. d. Peneplen (Yontukdüz) Milyonlarca yıl süren aşındırma sonucunda, arazi deniz seviyesine kadar aşınarak hafif dalgalı düzlükler haline gelir. Akarsu aşındırmasının son safhası olan bu düzlüklere peneplen adı verilir. NOT: Türkiye III. Jeolojik sonlarında peneplen halinde iken IV. Jeolojik zaman başlarında toptan yükselmiştir. Böylece eski peneplen arazileri bugün yüksekte kalmış plato düzlükleri haline gelmiştir. e) Plato Akarsular tarafından derince yarılmış, çevresine göre yüksekte kalmış düzlüklere denir. f. Peri bacası Dirençli ve dirençsiz volkanik kayaçların bir arada bulunduğu bitki örtüsünden yoksun eğimli yamaçlarda, selinti sularının dirençsiz kayaçları aşındırması, dirençli kayaçlar ile bunların altındaki dirençsiz kayaçların aşınamamasıyla ortaya çıkan, bacayı andıran sütunlara peri bacası denir. Ülkemizde peribacalarına en çok İç Anadolu bölgesinde (Nevşehir, Ürgüp, Göreme) rastlanılır. 2. Akarsularda Biriktirme ve Biriktirmeyle Oluşan Başlıca Yer Şekilleri Akarsularca biriktirilen irili ufaklı malzemelere alüvyon adı verilir. Akarsuyun biriktirme yapabilmesi: —yatak eğiminin ve akış hızının azalması —yük miktarının artmasına bağlıdır. Akarsular önce iri ve ağır malzemeleri biriktirirken, daha sonra asılı haldeki küçük malzemeleri biriktirir. Birikmenin meydana geldiği yerlerde, farklı boyuttaki materyallerin tabakalar şeklinde tortulaşmaları akarsuyun rejimi hakkında bilgi verir. Akımın yüksek olduğu dönemlerde akarsular iri materyalleri daha fazla biriktirirken, akım azaldıkça kil ve mil gibi daha küçük materyalleri biriktirirler. a. Birikinti Konisi ve Yelpazesi Dağ yamaçlarından inen suların, eğimin azaldığı dağ eteklerinde taşıdıkları alüvyonları biriktirmesiyle birikinti konisi oluşur. Birikinti konilerinin genişleyerek daha yayvan bir şekil almasıyla birikinti yelpazeleri oluşur. b. Dağ Eteği Ovası Dağ yamacında, birikinti yelpazelerinin genişleyerek birleşmesiyle oluşan dalgalı düzlüklerdir. c) Dağ İçi Ovası Dağ içlerindeki dağ eteği ovalarının genişleyerek birbirine bağlanmasıyla oluşan ovalardır. d) Taban Seviyesi Ovası Genellikle deniz seviyesine yaklaşan akarsuların yana aşınma ile genişleyen vadi tabanına taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle oluşan ovalardır. Bu ovalar üzerindeki akarsular büklümler yaparak denize dökülürler. Not: Taban seviyesi ovalarının delta ovalarından farkı birikmenin denizin içinde değil kara içlerinde olmasıdır. e. Delta Ovası Akarsular, taşıdıkları malzemelerin tamamını eğimin azaldığı yerlerde biriktirmezler, bir kısmını deniz kıyısına kadar taşırlar. Deniz kıyısına kadar gelen malzemeler buralarda birikmeye başlar. Biriken malzemeler zamanla karadan denize üçgen şeklinde genişler. Bir kıyıda delta ovasının oluşabilmesi için; —Kıta sahanlığının geniş olması —Kıyı sığ olmalı (yani derin olmamalı) —Akarsuyun bol alüvyon taşıması —Akarsuyun ağız kısmında şiddetli dalga, akıntı ve gelgitin etkili olmaması gerekir. f. Irmak Adası Akarsu yatağının genişlediği yerlerde taşıdığı alüvyonları yatağının içinde biriktirmesiyle oluşan adacıklardır. Akarsuyun akımının arttığı dönemlerde kaybolurlar.
3. Oluşumunda Akarsu Aşındırması ve Biriktirmesinin Birlikte Etkili Olduğu Yer Şekilleri a) Menderes (Büklüm) Bir akarsuyun yatak eğiminin azaldığı yerlerde yana aşındırma sonucunda oluşan ve S harfi şeklinde olan büklümlere menderes denir. Menderesler hem aşınım hem de birikim faaliyetlerini aynı anda yapar. Menderesin dış tarafında aşındırma yapılırken iç taraflarında biriktirme yapılır. Menderesleri oluşturan akarsularda yana aşındırmanın aktif olmasından dolayı sık sık yatak değiştirir ve akarsu vadisinde kopmuş mendereslere rastlanılır. Menderes yapan bir akarsuyun, - yatak eğimi azalmıştır. - Uzunluğu artmıştır. - Hızı azalmıştır. - Aşındırma gücü azalmıştır. - Taşıma gücü azalmıştır. Türkiye’de mendereslere en çok Ege Bölgesi’nde rastlanılır. Büyük menderes, Küçük menderes, Gediz, Bakırçay. b) Taraça (Seki) Akarsuların önce biriktirme yaptığı yatağını, sonra tekrar aşındırması ile oluşan basamak şeklindeki düzlüklerdir. Sekiler eski vadi tabanlarıdır. Akarsuyun tekrar aşındırma yapabilmesi için akarsu akımının yükselmesi veya yerin epirojenik hareketlerle toptan yükselmesi gerekir. Yer yükseldikçe akarsular yer şekillerini testere gibi derine doğru aşındırırlar.
En son aslıhan tarafından Ptsi Nis. 13, 2009 7:42 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | aslıhan
Mesaj Sayısı : 18 Doğum tarihi : 25/12/94 Kayıt tarihi : 10/04/09 Yaş : 29 Ruh HaLim : Tuttuğu takım : Rep Gücü :
Güç Sistemi AktifLik: (0/0) Başarı Puanı: (0/0) GüçLüLük: (0/0)
| Konu: Geri: COĞRAFYA/DIŞ KUVVETLER Ptsi Nis. 13, 2009 7:40 am | |
| YERALTI SULARI VE OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER Kalker, jips ve kaya tuzu gibi suda çözünebilen kayaların bulunduğu arazilere karstik arazi adı verilir. Karstik arazilerde, yeraltı sularının kayaları eriterek ya da içindeki erimiş maddeleri çökelterek oluşturduğu şekillere ise karstik şekiller adı verilir. Karstik şekiller ilk olarak Hırvatistan’da yer alan karst platosunda keşfedilmiştir. Dünya’ya ismi buradan yayıldığından bu tür araziler bu platonun ismiyle anılır. Karstik şekillerin oluşabilmesi için; karstik kayaların saf ve kalın tabakalı, yeraltı sularının ise bol ve sürekli olması gerekir. Türkiye’de karstik şekillere en fazla kalkerin en fazla bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nde rastlanır. Jips’e ait karstik şekiller ise İç Anadolu Bölgesi’ndedir. Karstik araziler suyu tutamadığından verimsizdirler. 1. Kayaların Çözünmesiyle Oluşan (Aşınım) Şekiller Lapya Yağmur suları ve eriyen kar sularının kireç taşı (kalker) üzerindeki çatlaklara sızarak, bu çatlakları eritip genişletmesiyle oluşan şekillerdir. Küçük oluklar halinde olan bu şekillerin çapları 1 - 2 cm, derinlikleri ise 1 - 2 metredir. En küçük karstik aşınma En fazla Batı Toroslar’da görülür. Dolin Kireç taşı üzerindeki aşınım süreçlerine bağlı olarak oluşmuş kepçe ya da tava şekline benzeyen küçük çukurlardır. Lapyaların zamanla birleşmesiyle oluşan daha büyük çukurlardır. c. Uvala Birbirine komşu dolinlerin genişleyerek birleşmeleri sonucu oluşan çukurlardır Polye (Gölova) Kireç taşlarından oluşan sahalardaki erime sonucunda oluşan genişlikleri birkaç km, uzunluğu 20-30 km’yi bulan büyük karstik çukurlara polye denir. Türkiye’de özellikle Antalya bölümü’nde yaygındır. Muğla, suğla, acıpayan, Tefenni ve Kestel ovaları örnek verilebilir. Tabanlarında çoğu zaman akarsuların ve alüvyonların bulunduğu bu tür ovalar, yerleşme ve tarım faaliyetleri için uygundur. Ayrıca yağışlı dönemlerde taban suyunun yükselmesiyle bir göl halini alabilmektedir. Bu tür ovalar uvalaların birleşmesiyle oluşurlar. Obruk (doğal kuyular) Dolinlerin genişlemesi ve derine aşındırmasıyla ya da mağara tavanlarının çökmesiyle oluşan geniş çukurluklardır Örneğin: Mersin’de Cennet ve Cehennem obrukları, Konya’da Kızören obruğu.
6. Düden: Yerüstü sularının yeraltına daldığı (su batan), yer altından giderek sularının yüzeye çıktığı (su çıkan) yerlerdir. Örneğin: Antalya’da Düden Suyunda olduğu gibi. 7. Mağara: Kalkerli arazilerde yeraltı sularının kimyasal aşındırması ile oluşan yeraltındaki boşluklardır. Zamanla mağaralar birbirleriyle birleşerek galerileri oluşturur. Bazı galeriler kilometrelerce uzunluğa sahip olabilir. 8. Çıkmaz Vadi (Kör vadi): Oluk şeklinde uzanan vadilerdir. Aşınmanın sona erdiği yerde vadilerin önü kesilir, akarsu bir mağara veya düdene dalarak kaybolur. Yani vadi bir düden veya mağara ile son bulur. b. karstik Arazilerde Suların içindeki Eriyiklerin Çökelmesiyle Oluşan Şekiller Kimyasal birikim şekilleri, kalsiyum karbonatça zengin suların içindeki karbondioksit gazının uçması ve kalsiyum karbonatın (kalker) tortulanmasıyla oluşur Sarkıt, Dikit ve Sütunlar: Karstik mağaraların tavanından sızan suların içindeki CaCO3 minerallerinin tavanda çökelerek büyümesiyle sarkıtlar, buradan damlayan suların içindeki minerallerin mağara tabanında birikmesiyle ise dikitler oluşur. Sarkıt ve dikitler zamanla büyüyerek birleştiklerinde sütunlar oluşur. 2. Traverten: Karstik bölgelerde kalkeri eriterek bünyesine almış yer altı sularının yeryüzüne çıktıkları yerde bünyesindeki kalkeri (kalsiyum karbonat) bırakması ile oluşan basamak şeklindeki yeryüzü şekillerine traverten denir. Travertenlerin renkleri karstik suların çözerek bünyelerine aldıkları kayaçların rengine göre farklılık gösterir. Su içerisinde sadece kalkerin çözünmesi ve herhangi bir madde karışmadan karbonatın çökelmesiyle beyaz renkli travertenler oluşur. Denizli Pamukkale travertenleri buna en güzel örnektir.
BUZULLAR Kutuplara yakın yerlerde ve dağların yüksek kesimlerinde hava sıcaklığı düşük olduğu için yıl içerisinde yağan kar erimeyerek birikir. Yıl boyunca düşük sıcaklıktan dolayı erimeden kalan karlara kalıcı kar ya da toktağan kar denir. Kalıcı karların zamanla sıkışıp sertleşmesiyle buzullar oluşur. Kalıcı karın başladığı yüksekliğe kalıcı kar sınırı denir. Kalıcı kar sınırı enleme, yükseklik ve bakı durumuna göre değişmektedir. Ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe kalıcı karların yükselti sınırı alçalır. Ekvator ve çevresinde kalıcı kar sınırı 5000–6000 m iken, orta kuşakta bulunan Türkiye’de 3500-4000 m, kutup dairelerinde deniz seviyesine kadar iner. Bu durum enlemin etkisini gösterir.
Kalıcı kar sınırı Türkiye’de dağların kuzey yamaçlarında daha düşük, güney yamaçlarında ise daha yüksektir. Çünkü güney yamaçlar, bakının etkisiyle kuzey yamaçlarına göre daha sıcaktır. GYK’ de bu durumun tam tersi olur. Yani kuzey yamaçlarda kalıcı kar sınırı yüksek, güney yamaçlarında kalıcı kar sınırı daha da alçak seviyelere iner. Not: Ekvator ve çevresinde de kalıcı karların bulunması sıcaklığın yükseltiye göre değiştiğini (düştüğünü) gösterir. IV. jeolojik zamanda Türkiye’de sadece yüksek dağlarımızda buzul etkileri görüldü. Türkiye’de Ağrı, Süphan, Kaçkar, Cilo, Sat, Erciyes ile Toroslar ve Kuzey Anadolu dağlarında kalıcı karlara ve buzullara rastlanılır. NOT : Ülkemiz yer şekillerinin oluşumunda en az etkili olan dış kuvvet buzullardır. Günümüzde buzulların kapladığı alan 15 milyon km² kadardır. Yani yeryüzünün % 10’u buzullarla kaplıdır. Buzulların dağılışı şöyledir. Buzul Çeşitleri Oluşum yerlerine göre dört buzul türü vardır. 1. Sirk Buzulu: dağların yüksek kesimlerinde sirk adı verilen küçük çanaklarda oluşan buz türüdür. Ülkemizdeki buzulların çoğu bu şekildedir. 2.Vadi Buzulu: Dağ zirveleri ve dağ yamaçlarındaki sirk buzullarının taşarak bir akarsu vadisinin içine yerleşip, eğim doğrultusunda hareket eden buzullardır. 3. Örtü Buzulu: Milyonlarca kilometrekarelik alanı bir örtü gibi kaplayan buzullara örtü buzulu adı verilir. Antarktika Kıtası ile Grönland Adasındaki buzullar örtü buzulu özelliği gösterir. 4. Takke Buzulu: Dağların sadece doruk kısımlarında külah şeklinde yer alan buzullardır. Bu buzullar kışın sis nedeniyle pek fark edilmezken, yaz mevsiminde daha belirgin olarak görülürler. 5. Bankiz: Deniz suyunun donmasıyla denizler üzerinde oluşan buzullara bankiz denir. 6. Buzdağı (Aysberg): Kutuplardaki buzullardan koparak deniz içerisinde yüzen buzul parçalarına denir. 2. Buzulların Oluşturduğu Aşınım Şekilleri a. Sirk Dağların yüksek kesimlerinde, buzulun yapmış olduğu ağırlığın etkisiyle oluşan çukurlardır. Buzulların erimesiyle buralarda sirk gölleri oluşur. b: Tekne Vadiler (Buzul vadisi) Sirklerden taşan buzullar, eğim doğrultusunda hareket ederken sürekli tabanlarını aşındırırlar. Sonuçta enine prof ili U” şeklini andıran bir vadi oluşur. Bu nedenle U” tipi olukara tekne vadi adı da verilir. c. Hörgüç Kaya Özellikle önü buzullarının merkezden çevreye doğru olan hareketleriyle pürüzleri aşındırılmış, küçük tümsek şeklindeki tepeciklerdir. Buzulların eriyerek geriye çekildiği buzul bölgelerinde daha belirgin olarak görülürler. 3. Buzulların Oluşturduğu Birikim Şekilleri Buzullar hareket ederken, kopardıkları taş ve toprakları beraberinde sürüklerler. Buzulun eriyerek küçülmeye başladığı sırada buzulun taşıdığı maddeler çeşitli yerlerde birikir.
a. Moren (Buzultaş) Hareket eden buzulların kopardığı irili ufaklı malzemeleri erime alanlarına kadar sürüklemesiyle oluşan yığınlardır. b. Sander Düzlüğü Buzulların erimesiyle oluşan akarsuların, moren yığınlarındaki ince unsurları eğimin azaldığı yerlerde biriktirmesiyle oluşan düzlüklerdir. c) Drumlin tepeleri: Dip morenlerin kümeler halinde balina sırtına benzer şekillerde birikmesiyle oluşan tepelerdir.
YER ŞEKİLLERİNİN DİĞER OLUŞUM SÜREÇLERİ KÜTLE HAREKETLERİ Yeryüzünde ortaya çıkan tüm kaya ve toprak hareketleri kütle hareketleri olarak isimlendirilir. Kütle Hareketi Türleri 1. Toprak Kayması: Yer değiştirme sadece toprak tabakalarında meydana gelirse buna toprak kayması adı verilir. 2. Heyelan: Toprak tabakası ile altındaki ana kayanın bir bölümünün bir yamaç boyunca eğim doğrultusunda yer değiştirmesine heyelan adı verilir.
a. Kuvvetli eğim Heyelanın oluşması için temel etkendir. Yamaç eğimi arttıkça gevşek materyal ve bloklar yer çekiminin etkisiyle daha kolay yer değiştirir. Bu nedenle eğim arttıkça heyelan olasılığı artar. b) Yağış: Yağış miktarı topraktaki su miktarını etkilediğinden kütle hareketlerinin tetikleyicisidir. Islak yüzeyler daha kaygan ve harekete uygundur. NOT: Heyelanların genellikle ilkbahar aylarında görülmesi kar erimeleri ve ilkbahar yağışları ile toprağın kayganlaşması ile ilgilidir. c. Taş ve toprakların yapısal özellikleri Bazı taş ve topraklar, suyu bünyesine kolay alır. Özellikle kil, suyu bünyesine alarak kaygan hüle gelir. Böylece killi yapılar üzerindeki toprak ya da bloklar kolaylıkla yer değiştirir. d. Kaya ve toprak tabakalarının uzanış doğrultusu Ana kayayı oluşturan tabakaların yamaç eğimine paralel uzanması da heyelanı kolaylaştırır. Buna karşılık, yamaç eğimine dik uzanan tabakaların bulunduğu arazilerde heyelan daha az görülür. e. Doğal aletler Etkisi çok fazla olmamakla birlikte, heyelan görülme olasılığı olan yerlerde deprem, sel ve fırtına gibi doğal afetler de heyelanlara neden olabilirler. f) Yamaçların doğal dengesinin bozulması Akarsuların, vadi yamaçlarının alt kısmını aşındırarak oyması, yol yapımı için yamacı enine kesen kazıların yapılması, yamaçta konut yapımı ya da maden ocağı açmak için hafriyat yapılması gibi nedenler yamaçların doğal dengesini bozar ve bir süre sonra kayma ve göçmelerin meydana gelmesine neden olur. NOT: Türkiye’de heyelan olayları en çok Karadeniz’de (özellikle Doğu Karadeniz) görülmektedir. NOT: Bitki örtüsü heyelan üzerinde pek etkili değildir. Çünkü heyelan olayı yüzeydeki toprakla değil alttaki tabaka ile beraber gerçekleşmektedir. Bunun kanıtı ise eğer bitki örtüsü heyelan üzerinde etkili olsaydı bitki örtüsü bakımından zengin olan Karadeniz’de gerçekleşmezdi.
Çözülmenin Yer Şekillerine Etkisi Dış kuvvetlerin faaliyetlerini kayaçların parçalanması ve çözünmesi gibi olaylar kolaylaştırmaktadır. Kayaların çözülmesi üç şekilde gerçekleşmektedir: a. Fiziksel Çözülme Kayaçları oluşturan minerallerin kimyasal yapılarında bozulma olmadan daha küçük parçalara ayrılmasına fiziksel (mekanik) çözülme denir. Fiziksel çözülmeye neden olan bazı olaylar şunlardır: 1. Sıcaklık Farkı Gündüzleri ısınan taşlar geceleri soğur. Bu olayın defalarca tekrarı taşların zamanla çatlayıp parçalanmasına neden olur. Günlük sıcaklık farkının fazla olduğu çöl bölgelerinde bu süreç daha hızlı gelişir. 2. Buz Çatlaması Özellikle dağlık bölgelerde gündüz kayalardaki çatlaklara sızan sular, gece sıcaklığın düşmesiyle donarak genleşir. Genleşen buzun kaya içinde uyguladığı basınç sonucu kaya parçalanarak ufalanır. 3. Tuz Çatlaması Çeşitli tuz bileşiklerini bünyesinde eriyik halinde taşıyan suların taş boşluklarında birikmeleri ile meydana gelir. Taş boşluklarında biriken sular, bir süre sonra buharlaşarak atmosfere karışır. Ancak tuz bileşikleri kristaller şeklinde boşluk yüzeyinde birikirler. Kristaller, tortulaştıkları boşlukları fiziksel olarak aşındırırlar. Böylece çatlaklar büyür ve taş, daha küçük parçalara ayrılır. NOT: Fiziksel çözülme sıcaklık farkının fazla olduğu soğuk ve kurak iklimlerde (çöl iklimi, step iklimi, karasal iklim) yaygın olarak görülür. Dönence çevreleri, büyük kara kıtalarının iç kısımları (Orta Asya gibi) b. Kimyasal Çözünme Kayaçların içindeki kireç ve tuz bileşiklerinin su ve sıcaklığın etkisiyle eriyerek kayacın kimyasal yapısını değiştirmesine kimyasal çözünme adı verilir. Su (yağış) ve sıcaklığın fazla olduğu, sıcaklık farkının az olduğu Ekvatoral iklim, muson iklimi ve ılıman okyanusal iklim bölgelerinde kimyasal çözünme yaygındır. | |
| | | aslıhan
Mesaj Sayısı : 18 Doğum tarihi : 25/12/94 Kayıt tarihi : 10/04/09 Yaş : 29 Ruh HaLim : Tuttuğu takım : Rep Gücü :
Güç Sistemi AktifLik: (0/0) Başarı Puanı: (0/0) GüçLüLük: (0/0)
| Konu: Geri: COĞRAFYA/DIŞ KUVVETLER Ptsi Nis. 13, 2009 7:41 am | |
| DALGA VE AKINTILARIN OLUŞTURDUĞU YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ Dalga; okyanus, deniz veya göl yüzeyinde meydana gelen salınım hareketleridir. Dalgaların oluşumunu en başta sürekli rüzgârlar sağlasa da, deprem, gel-git gibi faktörlerde dalga oluşumuna neden olabilir. Akıntı; suyun yüzeyinde veya derinlerinde meydana gelen yer değiştirme hareketidir. Akıntılara neden olan faktörler şunlardır. • Sürekli rüzgârlar: Yıl boyunca durmaksızın esen sürekli rüzgarlar su kütlelerinin hareket etmesine neden olur • Gelgit: Ayın dünya üzerindeki çekim kuvveti ile ortaya çıkan gelgit, su kütlelerinin hareket etmesine neden olur. • Yoğunluk farkı: Sıcaklık ve tuzluluk farkına bağlı olarak ortaya çıkan yoğunluk farkı nedeniyle, sular yoğun denizlerden, az yoğun denizlere ve tam tersi yönlere doğru hareket ederler. Örneğin; Akdeniz ile Karadeniz yoğunluk bakımından farklı olduğu için iki deniz arasında önemli bir akıntı sistemi vardır. • Seviye Farkı: Bazı iç denizler beslenme olanakları bakımından elverişlidir. Bu nedenle seviyeleri yüksektir. Seviyesi yüksek denizden alçak denize doğru bir akıntı ortaya çıkar.
Kıta Sahanlığı Denizin kıyı çizgisi (0m) ile -200m arasındaki bölümüne kıta sahanlığı denir. Deniz derinliği, kıyı kesimlerde az ise burada kıta sahanlığı denize doğru geniş olacaktır. Ancak derin kıyılarda 200 metreye kısa mesafede ulaşılacağı için buralarda kıta sahanlığı dardır. Ülkemizde Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına kıta sahanlığı dar iken, Ege kıyılarında kıta sahanlığı geniştir.
Dalgalarda kıta sahanlığına göre aşınım ve birikim şekillerini meydana getirmektedir. Kıta sahanlığının dar olduğu kıyılarda aşınım şekilleri, kıta sahanlığının geniş olduğu kıyılarda birikim şekilleri oluşur. A. DALGA AŞINIM ŞEKİLLERİ 1. Falez (Yalıyar): Yüksek kıyılarda dalganın kıyıya çarparak zamanla kıyıyı alttan oyması ile oluşan dik kıyı şekline falez denir. Kıyıya çarpan dalga kıyıyı önce alttan oyduğu için burada bir boşluk oluşur Oluşan boşluk nedeniyle, zamanla ağırlığı taşıyamayan kayaçlar çökerek kıyının dik bir duvar gibi gerilemesine neden olur. Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında yaygındır. 2. Aşınım (Abrazyon) Platformu: Gerileyen kıyı çizgisi ile eski kıyı çizgisi arasında uzanan, dalga aşanımı sonucunda oluşmuş düzlüklere aşınım platformu veya düzlüğü denilmektedir. 3. Kıyı Mağarası ve Doğal Köprüler: Dalgalar, aşınıma karşı dayanıksız olan çatlak ve tabakalan daha hızlı aşındırırlar. Bunun sonucunda örneğin falezlerin tabanında karaya doğru küçük mağaralar oluşur Çatlakların yoğun olduğu kısımları parçalayan dalgalar doğal köprülerin oluşmasını sağlar. B. DALGA BİRİKİM ŞEKİLLERİ Kıyı derinliğinin azaldığı yerlerde, dalgalar ve akıntılar tarafından taşınan maddelerin biriktirilmesi ile oluşan şekillerdir. 1. Kıyı Kordonu (Kıyı oku): Kıyı setlerinin bir burundan kıyının içine doğru uzanması ile oluşan şekillere denir. 2. Kıyı seti: Derin olmayan kıyılarda dalga ve akıntıların getirdiği maddeleri hemen kıyı önünde biriktirmesi ile oluşan yığıntılara kıyı seti denir. 3. Lagün (Kıyı Set Kökü): bir kıyı setinin bir koy veya körfezin önünü kapatması ile oluşan göllere lagün gölü denir. Ülkemizde Terkos, K. Çekmece ve B. Çekmece gölleri birer lagündür.
4. Tambolo (Saplı Ada, bağlama seti): Denizdeki bir adanın kıyı okları ile karaya bağlanmasıyla oluşan şekillerdir. Marmara Denizi’ndeki Kapıdağ Yarımadası buna ülkemizdeki en güzel örnektir. 5. Kumsal (Plaj): Dalgaların kıyıdan kopardıkları parçaları dalga hareketleri sonucunda kum boyutunda ufalanıp kıyılarda biriktirmesiyle oluşan şekillerdir.
KIYI TİPLERİ Karaların su kütleleriyle temas alanlarında çok çeşitli kıyı tipleri görülür. Kıyıların Çeşitli Özelliklere Sahip Olmasında; —Kıyı gerisindeki dağların uzanışı, —Kıyıdaki kayaçların farklı olması —Akarsular, buzullar, dalgalar, akıntılar, gelgit, canlılar mercanlar) etkili olmaktadır.
1. Enine Kıyılar Dağların kıyıya dik uzandığı kıyılardır. Türkiye’de Ege kıyıları enine kıyılara en güzel örnektir. Bu kıyılarda: — Girinti çıkıntı azdır. — Gerçek uzunluk ile kuş uçuşu kıyı uzunluğu arasındaki fark fazladır. — Kıyıda koy, körfez fazladır. — Kıyıda adalar fazladır. — Kıta sahanlığı geniş, yani kıyı derin değildir. —Kıyılarda gel-git yoksa delta oluşumu kolaydır. Boyuna kıyı tipinin aksine kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım kolay, iklim farklılığı az, hinterlandı geniştir. 2. Boyuna (Yüksek) kıyılar Dağların kıyıya paralel uzandığı kıyılardır. Türkiye’de Karadeniz, Akdeniz kıyıları boyuna kıyılara en güzel örnektir. • Kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım kolay sağlanır. • Denizel iklim iç kesimlere kadar sokulur. • Kıyı kesimlerde görülen ürünler iç kesimlerde de görülür. • Kıyı kesimlerde yer alan kentlerin hinterlandı geniştir. Hinterland, kıyıda bulunan kentlerin gerisinde kalan ve orayı besleyen alandır. Bu kıyılarda; • Girinti çıkıntı azdır. • Gerçek kıyı uzunluğu ile kuş uçuşu kıyı uzunluğu arasındaki fark azdır. • Kıyıda koy, körfez azdır. • Kıyıda adalar azdır. • Kıta sahanlığı dardır. • Kıyı derindir. • Falezler çoktur. • Kıyılarda delta oluşumu zordur. • Kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım zordur. • Denizel iklim iç kesimlere kadar sokulamaz. • Kıyı kesimlerde yetiştirilen ürünler iç kesimlerde yetiştirilemez. • Kıyı kesimlerde yer alan kentlerin hinterlandı dardır. NOT: Boyuna kıyılarda kıta sahanlığı dar olduğundan falez gibi kıyı aşınım şekilleri yaygındır. Enine kıyılarda ise kıta sahanlığının geniş olmasından dolayı kıyı okları,, kumsal, lagün gibi kıyı birikim şekilleri yaygındır.
B)Akarsuların Şekillendirdiği Kıyılar 3. Dalmaçya Tipi Kıyılar Dağların kıyılara paralel olarak uzandıkları yerlerde dağlar arasındaki akarsu vadilerinin denizlerin yükselmesi ile sular altında kalması sonucu oluşan kıyılardır. Vadilerin sular altında kalmasıyla bazı dağ ve tepeler kıyıya paralel adalar haline gelmiştir. En iyi örnekleri Hırvatistan’ın Adriyatik Denizi kıyılarında görülür. Ülkemizde Kaş Finike arasında bu tür kıyılara rastlanır. 4. Ria Tipi Kıyılar Dağların kıyıya dik uzandığı, eski akarsu vadilerinin deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Bu tür kıyıların oluşumunda ya deniz suları yükselir ya da karalar çökerek deniz suları altında kalır. Türkiye’de İstanbul, Çanakkale Boğazı, Haliç ve Güneybatı Anadolu kıyıları ria tipi kıyılardır. 5. Limanlı Kıyılar Alçak kıyılarda, dalga ve akıntıların etkisiyle oluşan kıyı oku, tombolo, lagün gibi birikim şekillerinin görüldüğü doğal limanlardır. Türkiye’de Sinop limanı, Büyük, Küçük Çekmece kıyıları, Karadeniz’de Odessa kıyıları limanlı kıyılara örnektir.
C) Buzulların Şekillendirdiği Kıyılar 6. Fiyort Kıyılar: Buzul vadilerinin sular altıda kalmasıyla oluşur. Ülkemizde görülmez. Norveç, İskoçya, Grönland, Alaska kıyılarında görülür.
7. Skyer Kıyı Tipleri: Buzulların etkisi ile oluşan hörgüç kaya ve morenlerin sular altında kalmasıyla oluşmuş girintili çıkıntılı kıyılardır. Kıyı çizgisinin ününe serpilmiş binlerce adacıktan oluşur. Norveç, Finlandiya ve Güney Şili kıyılarında güzel örnekle” vardır. Türkiye’de bu tür kıyılara rastlanılmaz.
3. Haliç (Estuar) kıyı tipi: Gel—gitin etkili olduğu yerlerde akarsuyun getirdiği malzemelerin açıklara taşınmasıyla akarsuyun ağzı aşınarak deniz ağzına doğru girinti yapar. Oluşan bu girintiye haliç, kıyı tipine ise haliç kıyı tipi denir. Bu tür kıyıların en yaygın olduğu yer Kuzeybatı Avrupa’dır. Türkiye’de bu tür kıyılara rastlanmaz.
NOT: Gelgitin fazla olduğu etkili olduğu kıyılarda akarsu ağzında haliç oluşurken Gelgit etkisinin az olduğu kıyılarda delta oluşur. | |
| | | BRL
Mesaj Sayısı : 1207 Doğum tarihi : 07/02/94 Kayıt tarihi : 31/03/09 Yaş : 30 Nerden : Bursa Ruh HaLim : Tuttuğu takım : Rep Gücü : Dikkat : Burda ben varım..
Güç Sistemi AktifLik: (10/10) Başarı Puanı: (10/10) GüçLüLük: (10/10)
| Konu: Geri: COĞRAFYA/DIŞ KUVVETLER Ptsi Nis. 13, 2009 9:00 am | |
| ooo Elıne Sağlık Aslı İşime Yaradı Saol | |
| | | | COĞRAFYA/DIŞ KUVVETLER | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|