FINCANCI KATIRLARI
Nasreddin hoca merhum, bir gün mezarliga dolasmaya gitmisti. Orada gezerken mezara benzer bir çukur görüp içine ölü gibi yatti. Hoca kendi kendine:
Bakalim sorgu melekleri gelecekler mi? diye düsünmüstü.
Vakit hayli geçti, gece oldu, hoca hâlâ yatiyordu. Derken bir fincanci kervani kabristanin yanindaki yoldan geçmeye basladi. Hoca, sakir sukur giden bu sey de neymis diye basini çukurdan çikarip bakinca katirlar aniden karsilarinda bir seyin belirmesi ile ürktüler ve kaçismaya basladilar. Katarlardaki bütün fincanlar kirilmis, hayvanlar biribirlerine girmisti.
Kervanin sahipleri hocayi yakaladilar ve ;
Kimsin, in misin cin misin? Bu saatte ne isin var senin burada? diyerek sikistirmaya basladilar.
Hoca:
Ben ölüyüm, aman etmeyin eylemeyin, dediyse de dinlemediler, güzel bir dayak attilar.
Basi - gözü kan içinde kalan hoca eve gece geç vakit geldi. Karisi kapiyi açtiginda sasirmisti:
Hoca bu hâl ne? diye sordu. Hoca:
Öldüm, mezardan geliyorum. Basima bu hâl ondan geldi, dedi. Hocanin hanimi, saf saf:
Hocam öbür dünyada ne var? ne yok? diye sorunca hoca su cevabi verdi:
Fincanci katirlarini ürkütmezsen hiç bir sey yok.