ELE YARANILMAZ
Bir gün hoca merhum, oglunu esege bindirmis kendisi arkasindan agir agir yürüyerek köye gidiyorlarmis. Yolda bunlari görenler
Dünya tersine döndü galiba! Baksana hale! ihtiyar adam yerde yürüyor da parmak kadar çocuk esegin üzerinde. Ne ayip sey degil mi diye söylenmeye baslamislar.
Bu sözleri duyan hoca merhum, merkepten oglunu indirip kendisi binmis. Biraz gidince birkaç kisiye daha rastlamislar. Onlar da
Su hale bakin siz! Koskoca adam binmis esege, parmak kadar çocuk arkasindan yetiseyim diye ter döküyor, insanoglu iste, hep kendini düsünür, diye konusmaya baslamislar.
Bu sözleri de duyan hoca
Oglum en iyisi gel beraber binelim. Bakalim ne diyecekler demis.
Hoca önde, oglu arkada giderken birkaç kisi daha görmüs onlari. Onlar da
Su insanoglunda merhamet diye bir sey kalmadi. Baksana esegin beli nerdeyse yere degecek. Yerde yürüseler sanki ölecekler mi Azicik Allah korkusu olan insan böyle yapmaz, gibi sözler söyleyerek uzaklasmislar.
Hoca bu sefer
Oglum en iyisi mi, ikimiz de yürüyelim, öyle ettik olmadi, böyle ettik olmadi. Bir de bu sekil deneyelim bakalim, demis.
Esek önlerinde, onlar arkada yollarina devam ederlerken, birkaç kisi daha görmüs bunlari. Onlar da
Sunlarinki de akil mi yani Esek önlerinde bombos gidiyor da her ikisi de su sicakta yerde yürüyorlar, insan, bos essek olur da binmez mi hiç!, demisler.
Bu sözleri de duyan hoca
Gördün ya ogul, her kafadan bir ses çikiyor. Ne yapsan begenmiyorlar. En iyisi bildiginden sasmayacaksin. Elin agzi torba degil ki, büzesin!.. demis.